touch a

  1. Verb yedek malzemeye el atmak
kılına (bile) dokunmamak, nazik/kibar davranmak, hiçbir zararı dokunmamak. not harm a fly.
bir limana uğramak Verb
yarasına/hassas yerine dokunmak, yarasını/derdini deşmek, açık yaraya neşter vurmak.
His wife's words
touched a raw nerve.
touch someone on the raw spot: bam teline basmak.
ırmakla sınırdaş olmak Verb
birinin zayıf noktasına dokunmak Verb
en hassas noktaya basmak Verb
yara deşmek Verb
hoşa gitmek Verb
dokunur dokunmaz
tek tuşla Adverb
tek bir tuşa basarak Adverb
firma ile ilişki kurmak Verb
renk katmak Verb
bir şeye kendi özelliğini katmak Verb
dâhiyane niteliği olmak Verb
dâhi bir yanı olmak Verb
(daktilo) zorlamadan tuşlara basma olanağı olma
damarlarında biraz zenci kanı bulunmak.
nazik bir konuya değinmek Verb
ayaklandırmak Verb
bir programı yeniden gözden geçirmek Verb
nazik bir konuya dokunmak Verb
konu dokunmak Verb
bir soruya değinmek Verb
elini sürmek, dokunmak.
I wouldn't touch that with a ten-foot pole: Ona elimi bile sürmem.
bir kumaşın verdiği kadifemsi duyu